
İş Sahibi
Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi
Durum
Konsept
Tarih
2021
İnşaat Alanı
61500.00 m2
Konum
Kadıköy , İstanbul
Arazi
96000.00 m2
Tip
Hastane , Yarışma
Ekip
Melce Mimarlık
1. Mimari Tasarıma Dair Kavramsal Yaklaşım
Erenköy, İstanbul mimarlık kültürünün önemli taşıyıcıları arasında yer almaktadır. Bu yönüyle özellikle Osmanlı son dönem “köşk” mimarisinin önemlisi temsilcisi olmuş ve cumhuriyet dönemi edebiyatında da adından bahsettirmiştir.
Bu kültür birikimi Erenköy Ruh ve Sınır Hastalıkları Hastanesi adası içinde de kendini göstermektedir. Tarihsel süreçte birinin yok olduğu diğer ikisinin ise hala ayakta durduğu üç ayrı köşk yapısı bu kültürün simgeleri arasında yer alır. Ayrıca hastaneye ek bina mahiyetinde inşa edilen diğer birimler de belirli bir üslubu işaret etmektedir.
Bu hususa ilaveten, topoğrafya, iklim, malzeme, doğayla ilişki kurma, siluet, doku, mahremiyet ve sosyal ilişkiler gibi yerel dinamikleri dikkate alan bir kavramsal yaklaşım proje üretiminde önemli olmaktadır. Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi için önerilen projede bu kavramsal yaklaşımla, mütevazı bir tutum sergilemek esas sorumluluk olarak görülmüş ve parsele yerleşimden kütlelerin şekillenişine dek bu kriterler dikkate alınmıştır.
2. Parsele Yerleşim Kararları
2.1. Proje Alanı Üzerinde Bir Tasnif
Verilen ihtiyaç programı üzerinden yapılan inceleme sonucunda bir tasnife gidilmiştir. Buna göre erişiminin kolay ve hızlı olması gereken hizmet birimleri veya kinikler parselin çeperine yani ulaşım yoluna yakın noktalarda konumlanmıştır. Ancak hastaların, hastalık derecesine ve hastanede kalma/yatma sürelerine bağlı olarak parselin içine doğru daha korunaklı klinikler yerleştirilmiştir. Bu hususu dikkate alarak parsele yerleşim, ağaç yoğunluğu, program yoğunluğu ve oranları, erişilebilirlik, kültürel bağlam, kamusallık, yarı kamusallık, özel ve güvenlikli alan oluşturma gibi hususlar dikkate alınarak kurgulanmıştır. Bu kurguya göre yapılar, işlevsellikleri bakımından parsel içinde dokuz farklı alana yerleşmiştir. Buna göre;
- Proje alanının çevresi için ana aks teşkil eden Bayar Caddesiyle kültürel bir ilişki kurmak yani Erenköy Ruh ve Sinir hastalıkları Hastanesinin geçmiş deneyimini kentliye açmak üzere parsel sınırları içinde yer alan iki tescilli köşkten biri müze olarak düşünülmüştür. Diğer köşk ise yine kent sakinlerine hizmet vermek üzere ticari bir birim(kafe) şeklinde planlanmıştır. Bu sayede Erenköy’ün tarihinde önemli bir yer tutan ‘köşk’ kültürü kamusallaştırılan alan içinde öne çıkarılmıştır.
-Ayrıca kentle olan ilişkisinin daha sık ve sürekli olması ve yapı kütlesi olarak kentle görsel temas kurması bakımından, yönetim binası da eski acil binasının yer aldığı alana yerleştirilmiştir. Böylece ana aks olan Bayer Caddesine bakan tarafıyla parsel alanı, kamusal ve yarı kamusal olmak üzere üç ayrı fonksiyona dönüşmüştür.
-Acil bölümü, hem yaya hem de araç erişiminin kolay ve hızlı olması bakımından bu cadde üzerinde konumlanmıştır.
-Poliklinikler, acil bölümle ilişkili olacak ve dışarıdan gelecek “Ayakta başvuran hastaların tedavisi”ni ve randevulu hastaların erişimini kolaylaştıracak şekilde, okur sokağı üzerinde konumlandırılmıştır.
-‘Psikoterapi Merkezi’, ‘Anne & Bebek Kliniği’ ve ‘Erkek Rehabilitasyon Ünitesi’, ‘Bahar Merkezi’ hastaların tedavilerinin son aşamasını ve tüm günlerini geçirdikleri bir klinikler olması yönüyle ortak bölgede yer almaktadır.
-Psikiyatri bölümleri, yataklı bölüm olması bakımından daha uzak yerde konumlanmıştır. “Hastaların bazılarının kendisine ve çevresine zarar verme olasılığı” bulunması sebebiyle her birim kendi içinde avlulu ve özel bahçeli çözülmüştür. Kadın, erkek ve çocuk ve ergen klinikleri bu alanda toplanmıştır.
-AMATEM ve ÇEMATEM klinikleri, “açık ve kapalı alanları psikiyatri kliniklerine göre daha rahat kullanıma uygun” olması sebebiyle parsel içinde orta alanda konumlandırılmıştır. Bu kliniklere sportif, kültürel ve sanatsal faaliyetler için geniş ve esnek bahçeler tahsis edilmiştir.
-Poliklinikler birbirleri ile ilişkili olacak ve kendi içinde bir tutuklu girişine imkan tanıyacak şekilde okur sokağına doğru konumlandırılmıştır.
2.1. Kütle Oluşumunda Önemli Bir Faktör: Ağaçlar
Proje alanı, parselin büyük bir bölümünde sıklaşan ve bu bölümlerde yapı yapma olanağını ortadan kaldıran ağaçlar barındırmaktadır. Buna mukabil, agaç veya ağaç öbekleri arasında yer yer yapı yapmaya imkan tanıyacak boşluklar mevcuttur. Yıkılacak yapıların bulunduğu zeminler ve mevcut spor sahalarının bulunduğu alanlar hariç, proje alanı, masif kütlelerin yerleşimine izin vermemektedir. Bunu fırsat bilip modüler ve parçalı kütle formuna gidilerek ağaçların arasında esnek bir vaziyet oturumu elde edilmiştir. 2-3-4-5-6 odalı ve 1-2-3 katlı parçaların tekrarından biçimlenen kütleler, insan ölçeğine inerken aynı zamanda imalatta da bir standardı getirmektedir.
2.1. Özel/ Yarı Özel İç Avlular
Fonksiyonel ayrışma kütlesel olarak sağlandıktan sonra, parçalı/modüler kurgu sayesinde özel ve yarı özel alan, bir başka ifadeyle kapalı ve yarı açık avluların oluşumu kolaylaşmıştır. Daha önemlisi, mevcut ağaç veya ağaç öbekleri etrafından kümelenen parçalar, tabii avluların oluşumunu sağlamıştır. Genelde tüm bloklar için geçerli olan bu kurgu, özellikle yataklı birimlerde oldukça önem kazanmaktadır. Böylece kendine ve çevresine zarar verebilecek hastaların hem açık ve tabii zeminde vakit geçirebilmesi hem de daha korunaklı ve göz önünde bulunması sağlanmıştır. Aynı kurgu mevcut(korunan) yapılara eklemlenen yeni modüller sayesinde tüm kliniklerde tekrar etmiştir.
3. İklim ve Malzeme
İstanbul’un iklim durumu dikkate alındığında, ‘Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ için doğal havalandırma kurgusu ve doğru yapı malzemesi seçimi önem kazanmaktadır. Bu farkındalıkla, avlu kurgusuyla bir araya gelen kütle modülleri, yarı şeffaf bir ara formla birbirine bağlanmaktadır. Bu ara formun doğal hava ile olan doğrudan ilişkisi sayesinde koridorlar dorudan havalandırılmaktadır. Daha önemlisi, cephede yer alan güvenlikli açılan üst kanat ile avluya bakan yarı saydam cephe arasında bir hava akımı sağlanarak odaların havalandırılması doğrudan sağlanmıştır. Bu hava sirkülasyonunun gerekliliği özellikle yaz ayları için öngörülmüştür.
Kütle parçaları renkli betonarme standart kalıp biçiminde üretildikten sonra, dış duvar boşlukları, genelde İstanbul’un özelde ise Erenköy tarihi yapılarında görülen yapı malzemesi olan geleneksel tuğla ile doldurulmuştur. İçerden yapılan bohçalamaya birlikte cephede, hem yığma tuğla derinliği sağlanmış hem de bu tek malzemeyle sadelik elde edilmiştir.